Öğrencilerimiz Cuma günü yarıyıl tatiline giriyor. Öğrenci ve veliler hepimiz karne heyecanı yaşayacağız.
Yine bir karne günüdür.
Öğrencinin vaziyeti pek parlak değildir.
Eve gidip karnesini babasına göstermeye korkmaktadır.
Belki faydası olur diye annesini arar;
Anneciğim, birazdan eve geliyorum. Maalesef karnem felaket. Ne olursun, ben gelinceye kadar babamı hazırla! Duruma canı sıkılan ve morali bozulan annesi oğluna şu cevabı verir: Baban hazır… Asıl sen kendini hazırla!
Uzmanlar günlerdir uyarıyor karnelerden dolayı çocuklara gösterilecek sert tepkiler çok vahim sonuçlara yol açabilir.
Sakın bazı derslerde başarısız diye çocuklarınıza kızıp bağırmayın diyorlar.
Bu uyarılara lütfen kulak verelim.
………………………………………………………………………………………………………………..
Geçtiğimiz yüzyılın başlarında ABD’de Yüksek Mahkeme Başkanlığı yapan John Marshall, bir gün kütüphanesinde ki kitaplarını düzenlemek ister.
Merdiveni kütüphanesine dayayarak üst rafları düzenlerken, birden merdiven kayar.
O arada raflara tutunayım derken kütüphanenin dengesini de bozar tabii.
Önce Marshall düşer yere.
Ardından da kalın kalın ve ciltli hukuk kitapları patır patır düşer Marshall’ın üzerine. Gürültüyü duyan hizmetçi telaşla odaya gelir.
Bir de ne görsün, ağır kitapların üzerine düşmesiyle canı hayli yanan Marshall, bir yandan ağrıyan yerlerini ovuştururken biryandan da kahkahalar atmaktadır.
Hizmetçi kız olanlara bir anlam veremediği için şaşkınlık içerisindedir.
Marshall kızı daha fazla merakta bırakmamak için acılar içindeyken niye güldüğünü şöyle açıklar;
“Şaşıracak bir şey yok kızım; yıllarca ben hukuku çiğnedim. Şimdi de hukuk beni çiğneyerek intikamını alıyor işte!”
Düşünüyorum da; Bizdeki birtakım hukuk adamları da, ara sıra kütüphane düzeltiyor mudur acaba?
Ona da zamanı olmayacak olan, zamanın Başbakanını bile alaşağı etmek isteyen, “yandaş hukukçuluğu” yapan, bugün tek tek dünyada hesabını veren, ama esas ahirette hesap verecek olanlara bu fıkra ithaf olsun.
…………………………………………………………………………………………………………………
İki araba birbirlerine yaklaşıyorlarmış. Birinin içinde bir adam diğerinin içinde de bir kadın.
Tam yan yana geldiklerinde adam camı açıp kadına “Domuz!!! Domuz!!!” diye bağırmış ve konuşmasına devam edecekken kadın çok sinirlenmiş.
O da bir anda camı açıp adama “Öküz” diye cevap vermiş.
Ve arabalar yollarına devam etmişler.
Kadın tam virajı dönmüştü ki, yolun ortasında duran kocaman bir domuza fena halde çarpmış.
Kıssadan hisseye gelince;
Erkekler birazcık konuşmasını, kadınlarda birazcık dinlemesini öğrenseler, hayat daha “kazasız-belasız” yürüyecek belki de!
HOŞÇAKALIN…