Mekânların en güzeli olan Mekke ve Medine'ye mübarek Hac yolculukları başladı. Bu sene gidenlere, niyeti olan ve ileride gidecek olanlara kısaca dini bilgi ve önerilerde bulunmak istiyorum.
Hac; Allah'ın emridir. Allah'ın evine ( Beytullaha) davettir.
Hacı ise, Allah'ın özel davetlisi ve Allah evinin misafiridir.
Hac; Belirli zamanlarda,(Arefe ve bayram günlerinde) belirli mekânları (Mekke, Arafat vs. yerleri) usulüne uygun olarak ziyaret etmektir.
Yüce Allah(cc) Kur’an-ıKerim’de; “Gücü yetenlerin Kabe'yi ziyaret etmeleri, Allah'ın insanlar üzerinde birhakkıdır..” buyurarak kendine inananları hacca çağırıyor.
Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimizin hadisleri, fıkıh âlimlerinin görüşleri de Haccın Farz olduğunu açık açık ortaya koymaktadır. Haccı inkar etmek, Araplara para yedirmeye gidiyorlar diye basit görerek hakaret etmek, insanı küfre götürür.
HACI ADAYLARI GİDERKEN DUYGULAR BİR BAŞKA OLMAKTADIR.
Hac ve Hac yolculuğu denilince herkesi bir heyecan, bir telaş, bir coşku kaplıyor. Bu Hacı adaylarından 1-1,5 aylık ayrılıştan kaynaklanmıyor.
Bütün bunlar;gitmekte oldukları, varıp coşkuyla ibadet edecekleri, o kıymetli mekânların büyüklüğünden kaynaklanıyor.
Düşünün, her namaza durduğumuzda tam karşımızda hissetmeye gayret ettiğimiz, bütün Müslümanları bir noktada toplayan kıblegahımızBeytullaha dokunacaklar, öpüp yüz sürecekler.
Her zerresinde İslam Tarihi fışkıran o yerlerin manevi atmosferine dalacaklar. Peygamberimizi gören o yerleri görecekler, Peygamberimizin ve Sahabelerin bastığı yerlere basacaklar. Kabemizin yanı başında, peygamberimizin karşısında olabilmenin mutluluğuyla, gözyaşlarıyla ıslatacakları o beldelerin maneviyatı heyecanlandırıyor bizleri.
Hacı adaylarına yola çıkmadan önce şu hatırlatmaları yapmamız gerekir; Haccın Farz olduğunun şuuruyla ve ibadet aşkıyla gideceksiniz. Herkesle helalleşeceksiniz.
Dargın ve kul hakkıyla gitmeyeceksiniz.
Helalinden kazanılmış bir parayla gidileceksiniz.
İhrama girdiğiniz andan itibaren kefene girmiş gibi olun.
Bundan başkasını götüremeyeceğinizi bilin, ölmeden önce ölmüş gibi olun. Dünyalık her şeyi unutun. Suyu çekilmiş çiçek gibi boynunuzu yıkın. Aklının fikriniz hep gideceğiniz yerlerde olsun. Mekke'ye varır varmaz, Kâbe'ye koşun. Peygamberimiz, Kabeyi ilk görünce yapacağınız o dua mutlaka kabul olunur buyurdular. İmam-ı Azam gibi şu, en akıllıca duayı edin; “Allah'ım bundan sonra yapacağım bütün dualarımı kabul eyle.” Bunu kabul ettirdikten sonra, geniş zamanda istediğin kadar dua eyle.
Kâbe'de en önemli ibadet, şuurla Tavaf etmektir. Sonra namaz kılmaktır. Mescid-i Haram'da kılınan namaz diğer yerlerde kılınan namazdan 100 bin kat daha sevaptır, unutmayınız.
Arafat;reddolunmayan af dileme ve dua mekânıdır. Bol bol dua ediniz. Şeytan taşlarken, şeytanın bize telkin ettiği ve edeceği bütün kötülükleri, birdaha hiç bulaşmayacak şekilde hepsini taşlayınız. Kurban keserken nefsinizin bütün çirkin isteklerini kesiniz. Şifa niyetiyle, bol bol zemzem içiniz.Belki bir daha yakalayamayacağınız oradaki günlerinizi fırsat biliniz, boş geçirmeyiniz.
Mekke'de göreviniz bitince Medine'ye koşunuz. Çünkü Hz. Peygamberimiz siz misafirlerini bekliyor. En büyük edeple, selatu selamla, yeşil kubbenin altına giriniz.
Oradaki ziyareti sakın bir mezar ziyaret ediyor gibi yapmayınız. M.Akif “ölü niyetiyle senin huzuruna gelenler çarpılsın ya Resulullah” diyor.
Peygamberimizi mutlaka beni görüyor ve beni duyuyor, selamımı alıyor şuuruyla ziyaret edin. Peygamber camiinde bol bol namaz kılın ve Kur'an okuyun.
Geride bıraktığınız köyünüz, beldeniz, ülkeniz insanlarının, temsilcisi olarak gidiyorsunuz. Bizler için dua edin.
Bizlerden selam götürün. İNŞAALLAH, sağlıkla gidin sağlıkla dönün. Acı olarak değil, Hacı olarak dönün. Olgunlaşmış olarak, değişmiş olarak dönün.
Peygamberimizin verdiği müjdeyle “Ananızdan yeni doğmuş gün gibi” günahsız olarak dönün.
Bu yılki hacı adaylarına hayırlı yolculuklar, gidemeyenlere en kısa zamanda, daha önce gidenlere de tekrar tekrar ziyaretler, nasip eyle Allah'ım. (SAĞLICAKLA KALIN)