Bir olay dinlemiştim…
Bir köy camisinde, Hocanın vaazı devam ederken, Hoca ile arası barışık olmayan bir cemaat içeri girer. Tam o esnada Hocanın ağzından şu cümle dökülür. ”Muhterem cemaat..! Merkebin (anırmasını) sesini duyduğunuzda teyemmümünüz bozulur. Yeniden abdest alıp namazınızı kılın” der. Sohbetine devam eder.
Hoca için aleyhte bahane arayan bu cemaat, bu söz üzerine içten içe gülmeye, namaz çıkışında da dedikoduya başlar. “Arkadaşlar! Duydunuz mu? Merkebin sesinden abdest bozuluyormuş” diye dalga geçmeye, Hocanın yanlış söylediğini zannederek gözden düşürmeye çalışırmış. Oysa durum çok farklıdır.
Hoca teyemmümden bahsederken şöyle bir örnekleme yapmış. Muhterem cemaat … Ekmeğinizi, suyunuzu merkebinize yükleyip tarlaya veya ormana gittiniz. Siz işinizle meşgul olurken merkebinizi kaybettiniz. Bu arada namaz vakti girdi. Merkebi bulamıyorsunuz. Su aramaya başladınız, bulamadınız. Namaz vakti çıkıyordu. Hemen toprak ile teyemmüm yapıp namaza durdunuz. Siz namazda iken çalılıklar arasından eşeğin sesini duydunuz. Teyemmümünüz bozuldu. Namazınız da bozuldu. Yeniden abdest alıp namazınızı kılacaksınız demiş.
O muzip cemaatin duyduğu bu sözün devamı zaten belli. Su eşeğin üzerindeydi. Eşek bulununca su bulundu. Meşhur bir söz derki: “Su bulundu teyemmüm bozuldu.” Olay doğruydu. Hoca da haklıydı. Söylenecek söz yoktur. Aslında vaazın baş tarafı ve hepsi için söylenecek çok şey var.
Bu olaydan anlaşılan odur ki, Camilerdeki vaazların tesirsizlerinin bir nedeni ortaya çıkıyor. Cemaat hepsi bir anda hazır olmadığı için, kimi baş tarafını, bir kısmı ortasını, bir kısmı da örnekteki cemaat gibi, vaazın sonunu dinliyor. Ve böyle gülünç hikâyelerle sohbetlerin param parça olduğu ortaya çıkıyor. Dinimizi öğrenme işinin sadece Cuma vaaz ve hutbelerine bırakılmaması lazım geldiği ortaya çıkıyor. Madem teyemmümden söz açıldı, kısaca değinelim.
TEYEMMÜM: Namaz ve benzeri ibadeti kendine mubah kılmak için, yüzü ve iki elini mesh etmek niyetiyle tertemiz toprakla yapılan ibadet şeklidir.2 farzı vardır.1-Niyet etmek. 2-Elleri toprağa vurup önce yüzünü, tekrar toprağa vurup kollarını mesh etmek.
NE ZAMAN TEYEMMÜM YAPILIR: 1-Abdest almak veya gusletmek için temiz bir suyun bulunamaması halinde,
2-Hastalık veya bir yaradan dolayı, vücuda vereceği zarardan dolayı, mevcut suyun kullanılamaması.
3-Kazası olmayan cenaze ve bayram namazları için, cemaatin hazır olduğu bir zamanda, kişinin abdest alıp bu namazlara kavuşamayacağını anladığı zamanlarda da teyemmüm yapılır.
Memleketimizde suyun temiz ve bol olması, teyemmüme gerek olmadığı gibi bir durum ortaya çıkarsa da, en azından bu konuyla ilgili ilmihal kitaplarına bakılmalıdır.
Allah’ın verdiği ruhsat ve kolaylıklar öğrenilmelidir.
Görülecektir ki, zaman zaman teyemmümle ibadet etmek durumunda kalabileceğimizi görmüş olacağız.
Abdest, gusül ve namazın ne kadar önemli ve terkinin mümkün olmadığını öğrenmiş olacağız.
Teyemmümün de içinde bulunduğu, İslam’ın özünü teşkil eden, 32 farz dediğimiz konunun, mutlaka bilinmesi ve yerine getirilmesinin, ekmek ve su kadar önemli olduğunu belirterek bitirmek istiyorum.
HOŞÇA KALIN.