Osmanlının son padişahlarından; dindar, peygamber sevdalısı, cennet mekân olarak anılan Sultan 2. Abdülhamit Han’ı, ölümünün 99. Yıl dönümünde rahmetle anarken, onu en güzel şekilde hatırlayacak iki güzel cümlesiyle ve kendi duasıyla yâd etmek istiyorum.
------ Filistin Osmanlı toprağı idi. Yahudiler büyük ideallerini gerçekleştirmek için büyük paralar vaat ederek Kudüs’te toprak satın almak istiyorlardı. Bunu çok iyi bilen, bugünleri görebilen büyük padişah, Filistin halkına şöyle diyordu;” Yahudilere bırakın toprak satmayı, kiralık ev dahi verilmeyecek”
------- Hicaz demiryolunu yaptırırken, Medine’ye yaklaşan işçilere haber göndererek şöyle diyordu; “Ravza’ya 5 km kala, rayların üzerine keçe döşeyin ki trenin çıkaracağı seslerden Peygamberim rahatsız olmasın.”
Bu büyük sözlerin sahibine Fatihalar gönderirken, bizzat kendisinin dile getirdiği duasıyla sizleri baş başa bırakıyorum;
“ Helal etmiyorum!
Şahsıma değil, milletimi bu hale getirenlere, hakkımı helal etmiyorum. Beni, benim için lif lif yolsalar, cımbız cımbız zerrelerimi koparsalar, sarayımı yaksalar, hanümanımı, hanedanımı söndürseler, çoluğumu gözümün önünde parçalasalar helal ederdim de Sevgilinin (sallallahü aleyhi ve sellem) yolunda yürüdüğüm için beni bu hale getiren ve milletimi ateşe atan insanlara hakkımı helal etmem!
Allah’ım!
Mukaddes isimlerine kurban olduğum Allah’ım!
Ya Adil!
Bana “Kızıl Sultan” adını takan ve devrilmem için ellerinden geleni yapan Ermenileri, şimdi beni devirenlere parçalatıyorsun! Bu cellatları da kim bilir kimlere parçalatacaksın?
Fakat ya Rahman!
Adaletinle tecelli edersen hepimiz kül oluruz! Bize acı! Resulünün, Sevgilinin, Kâinatın Efendisinin nurunu kaydeder gibi olduğu için bu hale gelen millete, rahmetinle, fazlınla, lütfunla tecelli et!
Ya Kadir!
Ömrümde tek vakit farz namazı kaçırdığımı hatırlamıyorum! Ama tek vakit namazım olduğunu iddiaya da nefsimde kuvvet bulamıyorum! Huzurunda eğileceğime kaskatı kalıyorum ve duada ruh teslim edeceğime yatağımda kıvranı-yorum! Sana kulluk gösteremeyen bu kulunu affet Allah’ım! Eğer, yılları teşbih dizisince süren hükümdarlığımda seni bir kere anabildim, Resulüne bir an bağlanabildimse, duamı, o bir kere ve bir an yüzü suyu hürmetine kabul et!
Ya Subhan!
Şu titrek elleri, kıyamet gününde sana “Ümmetim, ümmetim!” yalvaracak olan Habibinin eteğinde, şimdi
“Milletim, Milletim!” diye dilenen bu ihtiyarın duasını geri çevirme! Milletimi evvela “ba’sü ba’del-mevtsiz” bir ölümle yok etmeye götüren sahte kurtuluşlardan kurtar ve ona bir gün gelecek kurtarıcıları, gerçek kurtuluşu nasip eyle.”
Benim artık bu dünya gözüyle görebileceğim hiçbir saadet ümidim kalmadı. Bari felaketi olsun bana daha fazla gösterme Allah’ım! Ayakta duramaz, haldeyim! Vadem ne zaman dolacak Allah’ım.”
MEKÂNIN CENNET OLSUN BÜYÜK SULTAN