Dünya genelinde yayılan COVID-19 salgınının 11 Mart 2020 tarihinde ülkemizde görülmesiyle birlikte bu konuya ilişkin Genelgeler çıkarılarak çeşitli tedbirler alınmış ve bu tedbirlere uymayan kişiler hakkında idari para cezalarına hükmedilmiştir. Alınan tedbirlerden “maske takma zorunluluğu” ile “sokağa çıkma yasağı” ise üzerinde en fazla tartışma yaşanan tedbirler arasında yer almaktadır. Bu tedbirleri içerisinde barındıran Genelgelerin kaynağı ise İl İdaresi Kanunu’nun 11/C maddesi ile Kabahatler Kanunu’nun 32’nci maddesi ve Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 27 ve 72’nci maddelerine dayandırılmaktadır. Peki bu kapsamda sokağa çıkma yasağı ile maske takma zorunluluğu tedbirleri hukuka uygun mudur? Bu soruya yanıt vermeden önce bu iki tedbirin Kanuni dayanaklarını ve Anayasaya uygunluğunu incelemek gerekmektedir.
Öncelikle salgın nedeniyle alınabilecek tedbirler Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 72’nci maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Bu tedbirler;
1- Hasta olanların veya hasta olduğundan şüphe edilenlerin ve hastalığı neşrü tamim eylediği tetkikatı fenniye ile tebeyyün edenlerin fennen icap eden müddet zarfında ve sıhhat memurlarınca hanelerinde veya sıhhi ve fenni şartları haiz mahallerde tecrit ve müşahede altına vaz'ı.
2- Hastalara veya hastalığa maruz bulunanlara serum veya aşı tatbiki.
3- Eşhas, eşya, elbise, çamaşır ve binaların ve fennen intana maruz olduğu tebeyyün eden sair bilcümle mevaddın fenni tathiri.
4- Hastalık neşreden haşarat ve hayvanatın itlafı.
5- Memleket dâhilinde seyahat eden eşhasın icap eden mahallerde muayenesi ve eşyalarının tathiri.
6- Hastalığın sirayet ve intişarına sebebiyet veren gıda maddelerinin sarf ve istihlakinin men'i.
7- Dâhilinde sari ve salgın hastalıklardan biri zuhur eden umumi mahallerin tehlike zail oluncaya kadar set ve tahliyesi." şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere anılan kanun maddesinde salgına ilişkin olarak “sokağa çıkma yasağına” veya “zorunlu maske takma” tedbirine yer verilmemiştir. Bu haliyle sokağa çıkma yasağına veya maske takma zorunluluğuna uymayan kişilere Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282’nci maddesi uyarınca idari para cezası uygulanması mümkün gözükmemektedir.
Ayrıca İl İdaresi Kanunu’nun 11/C maddesinde “İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteaallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır.” hükmü yer almaktadır. Anılan madde metninde gerekli karar ve tedbirlerin ne olacağının sınırları çizilmediğinden, hükmün Anayasanın 2’nci maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesine aykırı olarak düzenlendiği görülmektedir.
Son olarak ise Kabahatler Kanunu’nun 32’nci maddesinde “Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu cezaya emri veren makam tarafından karar verilir.” hükmüne yer verilmiştir. Maddenin sözüne bakıldığında yetkili makamlarca tedbirlere uymayan kişiler hakkında idari para cezasına hükmedilebileceği görülmektedir. Fakat kanun metninde emirlerin hukuka uygun olarak verilmesinin gerektiği yer almaktadır. Öyleyse bu emirlerin Anayasaya uygunluğunun da incelenmesi gerekmektedir. Anayasasının 13'üncü maddesinde "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır. COVİD-19 salgınıyla mücadele etmek amacıyla alınan “sokağa çıkma yasağı” ve “zorunlu maske takılması” tedbirleri Anayasa ile güvence altına alınan "kişi hürriyeti ve güvenliği" hakkıyla ilişkilidir.
Nitekim bu hak Anayasanın 19'uncu maddesinde "Şekil ve şartları kanunda gösterilen: Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması; bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi; toplum için tehlike teşkil eden bir akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol tutkunu, bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi; usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz." şeklinde düzenlenmiştir. Bu kapsamda anılan maddede genel sağlık nedenine yer verilmemesi nedeniyle Kabahatler Kanunu’nun 32’nci maddesi uyarınca salgına yönelik “sokağa çıkma yasağının ve maske takma zorunluluğu”nun ilan edilmesi ve bu tedbirlere uyulmaması halinde idari para cezasına hükmedilmesi mümkün gözükmemektedir.
Sonuç olarak; şu anki yasal mevzuat çerçevesinde “Olağanüstü Hal” ilan edilmeksizin Genelgelerle “sokağa çıkma yasağı” ve “zorunlu maske takma” tedbirlerinin uygulanması ve bu tedbirlere uymayanlar hakkında idari para cezasına hükmedilmesi kanaatimce hukuka uygun değildir.