Tarihten günümüze ışık tutan çok önemli iftihar tablosu olayları naklederken, kitle iletişim ile her türlü küfür bombardımanına açık genç neslimiz ve yeni kuşaklar üzerinde, hayırlı bir iz bırakabilmeyi umarak, aşağıda ki ibretli olaylardan birkaç örnek sunmak istiyorum.
Ağaca asılan zekât parası
Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir Müslümanın, günlerce dolaşıp yıllık zekâtını verebileceği fakir birini arayıp bulamadığını, bunun üzerine zekâtının tutarı olan parayı bir keseye koyarak Cağaloğlu’ndaki bir ağaca asıp, üzerine de; “Müslüman kardeşim, bütün aramalarıma rağmen memleketimizde zekâtımı verecek kimse bulamadım. Eğer muhtaç isen hiç tereddüt etmeden bunu al” diye yazdığınıve bu kesenin üç ay kadar o ağaçta asılı kaldığını… Biliyor muydunuz?
Huzur Beldesi
1835 yılına kadar dünyanın en büyük şehri olarak kabul edilen Osmanlı Devletinin payitaht merkezi İstanbul’da Kanuni Sultan Süleyman’ın hükümdarlık yaptığı 46 yıl boyunca (1520-1566) yılda sadece 1 (bir) cinayet vakasının kaydedildiğini… Biliyor muydunuz?
Veli Sultan
Yavuz Sultan Selim Han Gazi’nin İslamiyet’i tek bir bayrak altında toplamak gayesi ile çıkmış olduğu Mısır seferi sırasında, daha önceleri Cengiz ve Timur’un geçemeyip yüz geri döndükleri Tih çölünü mucizevi bir şekilde onüç günde geçtiğini, be geçiş esnasında askerin önünde yaya vaziyette mütevazı bir şekilde iki büklüm olarak yürüyen Koca Yavuz’a vezirlerin “Hünkârım atınıza binseniz” demelerine karşılık, Büyük Sultan’ın gözyaşları içerisinde:
“Nasıl binerim. Görmüyor musunuz? Rasulullah Efendimiz (sav) önümüzde bize yol gösteriyor” diyerek velayetinin ayan beyan ortaya çıktığını…
Biliyor muydunuz?
Haram Yemeyen Ordu
Osmanlı Ordusunun İslam’ı tek bir bayrak altında toplamak gayesi ile Mısır seferine giderken Gebze yakınlarındaki bağlık-bahçelik bir arazide mola verdiğinde, Yavuz Sultan
Selim’in bütün askerlerin heybelerini arattığını ve hiçbirinde meyve cinsinden bir şey çıkmaması üzerine ellerini Ulu Dergâha kaldırıp:
“Allah’ım sonsuz şükürler olsun. Bana haram yemeyen bir ordu lütfettin. Eğer askerimin içinde tek bir kişi sahibinden izinsizbir meyve koparıp yeseydi ve ben bunu haber alsaydım Mısır seferinden vazgeçerdim”
diyerek Rabbine sonsuz hamd-ü senalarda bulunduğunu… Biliyor muydunuz?
Zekânın Böylesi
Bediüzzaman Hazretleri’nin bir lütf-u ilahi olarak çok zeki bir yaratılışa sahip olduğunu… Bir defasında ikibinbeşyüz alternatifli bir ihtimal hesabınıiki saat zarfında zihninden hesap edip çözdüğünü… Yine gençlik yıllarında giriştiği bir münazaradan sonra misafir kaldığı ev sahibine dert yanarak:
“ Acem Ağa, bu adamlar benimle münazaraya girişiyorlar. Vallahi azim ben, yerden ta asumana kadar, buğday taneleri birbirine binip eklenseler, kaç tane edeceğini
zihnimde hemen bulabilir, çıkartabilirim” dediğini…
Biliyor muydunuz?
İmam Buhari’nin Çocukluğu
İmam Buhari Hazretleri’nin küçük yaşta ilim tahsiline başlayıp, sıbyan mektebinde iken 15.000 hadis ezberlediğini ve buluğa ermeden de İbn-i Mübarek Hazretleri’nin kitaplarını ezberlediğini, Telif eser yazmaya başladığında henüz daha yüzünde sakal çıkmadığını… Biliyor muydunuz?
Gaflettekine İmdat
Hazreti Mevlana’nın müridi Sicareddin’in evinde misafir kaldığı gün sabaha kadar namaz kılıp Rabbine niyazda bulunması üzerine, müridinin: “Sultanım, sabah oldu. Bir nefes dinlenseniz” diye ricada bulunduğunu, bunun üzerine Hz. Mevlana’nın: “İyi ama, eğer biz de uyursak, bunca uyuyana kim imdat edecek?” diye hikmetli bir cevap verdiğini… Biliyor muydunuz? Kaynak:Tarih şuuruna doğru 1 (İ.Refik)