Bir gün gelecek…” diyor Hz. Peygamber:” İnsanlar sadece kasalarını ve keselerini doldurmaya bakacaklar. Kazandıkları şey: haramdan mıdır, helalden midir? Aldırış etmeyecekler.”
Acep o günler midir? O günleri mi yaşıyoruz acaba, ne dersiniz?.. Öyle insanlar var ki gözü doymak bilmiyor.” Bir vadi dolusu altın verseniz…” beğenmiyor, ikincisini istiyor. Dünyası tam olacak adamın… Odası, damı tam olacak. Modaya uyacak hayatı ve eşyası. Kusurlu dünya kusursuz olacak… Ya ahiret?.. Oraya gelince Allah kerim!.. Nefsinin her istediğini yapacak, kalbini yıkıp ruh alemini virane kılacak… Çalacak, çırpacak ve sonra da dönüp rahmet-i Rahman’a kavuşacak!
Günümüzde bu tip insanlar yok mudur?.. Haram-helal ayırmayan, şüpheli şeylerden kaçmayan insanlar… Gelsin de nereden gelirse gelsin, diyen insanlar… Aldığını bilmeyen, verdiğini ve yediğini bilmeyen insanlar. Üzümünü yiyip bağını sormayan, soranları ayıplayan insanlar… Yok mudur böyleleri?
Nereden gelirse gelsin öyle mi?.. Haramdan kazanan açıkgöz, helalinden kazanırken zor geçinen enayi öyle mi? Hırsızlıktan, uğursuzluktan milyonlar vuran” ekmeğini taştan dahi” kazanacak derecede maharetli, namusuyla yaşayan ise ”aç kalmaya namzet”, öyle mi?.. Şayet öyle ise şayet bu zihniyet cemiyette yer ederse.. Veya etmişse kıyamet yakındır demektir.
“KURAN’DA HZ. ALLAH cc:” Peygamberine; kıyamet ne zaman diye sorarlar, de ki; Muhakkak ki kıyametin ne zaman kopacağını(zamanını) ancak Allah bilir…” buyurarak, Peygamberine dahi, Kıyametin zamanını gününü bildirmemiştir. Ama inancımız gereği, kıyamet alametlerini de ibretle, imanla yakından takip ettiğimizde hemen bunları görüyoruz.
Örneğimiz, önderimiz Muhammed’in (SAV) sözlerine gelelim ve can kulağıyla dinleyelim ; “Helal bellidir, haramda bellidir. Bu ikisinin arasında çok kimsenin bilmedikleri gizli şeyler de vardır. Binaenaleyh bir kimse bu şüpheli şeylerden korunursa, dinini ve ırzını korumuş olur. Şüpheli iş işleyenler, harama düşerler. Korunun kenarında hayvanları otlatan kimse gibi ki, koruya dalması pek mümkündür. Dikkat ediniz, her hükümdarın bir korusu vardır. Uyanık olunuz. Allah’ın korusu da haram kıldığı şeylerdir. Şunu da biliniz ki, bedende bir et parçası vardır. O düzgün olursa vücutta düzgün olur. Eğer o bozuk olursa, bütün vücut da bozulur. Biliniz ki bu et parçası kalptir.”
Anlaşılıyor ki önce kalp kurtulmalı. Kurtulan kalp, kalıbı da kurtarır. Kalbi sıhhatli insan, haramı helali bilen insandır; şüpheli işlerden de kaçınan insandır. Mü’min, kalbini ve kalıbını kurtaran insandır. Haramın ve helalin sınırlarını titizlikle çizen, helal hudutlarını aşmayan ve geçmeyen insan , peygamberin ikazını duyan gerçek mü’mindir. Resulüllah Aleyhisselam buyuruyor ki: “Bir insan mahzurlu olmayan şeyleri mahzurlu olabilir sakıncasıyla terk etmedikçe, muttakilerin derecesine ulaşamaz.” İnceliğe lütfen dikkat!. Lütfen incelemeye dikkat! Kabalık yok İslam’da. İslam’da karanlık yok. Gözü kapalı yaşamak, gelişi güzel adım atmak yok. Bilerek yürümek var Hakk yolda… Üzüme yenilen bağın sahibiyle helalleşmek var. Bakın şu hadiseye… Hz. Aişe radiyallahu anha anlatıyor.
“ Babam Ebu Bekir Es- Sıddık’ın bir kölesi vardı. Kendisine gündelik getirirdi, babamda bundan yerdi. Yine bir gün kölesi babama bir şeyler getirdi, babam da ondan yedi. Köle: Yediğin şey nedir biliyor musun?.. dedi. Babam: Nedir o* dedi. Kölesi: Cahiliye devrinde birinin falına bakmıştım. Zaten falcılığı da bilmem ya, onu kandırmıştım. Şimdi karşılaştık, bu yediğini o verdi… dedi. Babam parmağını gırtlağına soktu ve karnına giden şeyleri çıkardı.”
Bunu tatbike kalksak var ya… Parmaklarımızı gırtlağımızdan alamayız ve’s-selam! İşte Hz Ebu Bekir örneği... ve işte örnek davranışı. Ancak budur Müslümanın işi. ”Haram-helal ver Allah’ım, asi kulun yer Allah’ım!” demez, diyemez Müslüman. Yalnız haramlardan değil, şüpheli şeylerden de kaçar. Peygamber Efendimizin şu hadisi de iyi anlaşılmalı ve unutulmamalıdır: “ Sen şüphelendiren şeyleri bırak, şüphelendirmeyen şeylere bak!”
“ Bir adam, Resulüllah’a: Günah nedir? diye sordu. Efendimiz: Birşey, içinde tereddüt hasıl ederse onu bırak! dedi. Adam: İman nedir?.. dedi. Efendimiz: Günahın seni üzer, sevabın seni sevindirirse, sen mü’minsin… buyurdu. “
Akıllı Müslüman, sakın yenilme zamanenin fendine!.. Hem dünyada, hem ahirette rahat etmek istiyorsan, kulak ver Efendine!.. ALLAH’A EMANET OLUN