Tüm dünyayı ve ülkemizi saran, ülkelerin ekonomilerini ve aklınıza gelebilecek kültür, sanat, spor, yaşam, hayal gibi birçok düzenlemelerini alt üst eden COVİD-19 belasından yavaş yavaş kurtulup normal hayata dönüyoruz ve dönmek üzereyiz.
Corona belası dünyanın düzenini değiştirmek isteyen ve her türlü teröre maddi manevi destek sağlayan süper güçlere bir şeyler öğretir, ders alırlar diye umuyoruz. Salgın hastalıkla mücadelede dünya çaresizlikler içerisinde kaldı; süper güçler, Avrupa ülkeleri yaşadıkları salgın hastalık karşısında eli kolu bağlı olarak salgınla nasıl mücadele ederiz diye düşünüp durdular.
Ülkeler arası ulaşım, iller arası ulaşım durdu. İnsanlarımız salgın hastalık sürecinde hasta dahi olsalar hastanelere gidemez oldu. Çeşitli esnaflık faaliyetleri durduruldu, sokağa çıkma kısıtlamaları oldu. Ülkeler salgın hastalık dolayısı ile iş yapamayanlara maddi yardımlarda bulundu.
Ülkemiz konumu itibarıyla Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan bir bölge ve ticaret merkezi bir konumda olması dolayısıyla her ülke ile her alanda faaliyetleri bulunmaktadır. Salgın hastalığa biraz daha erken önlem alınsaydı belki de bu kadar vatandaşımızı kaybetmeyecektik. Türk vatandaşının olmadığı bir ülke zannetmiyorum ki olsun; bir anda her insanımızı toplamak, seyahatleri kısıtlamak, anında kesmek çok zor oldu ve çare olarak yurt dışından ülkemize gelmek isteyen bir sürü vatandaşımız devletimizin tüm imkânları kullanılarak, 14 gün yurtlarda misafir edilerek, tedavileri yapılarak kontrollü bir şekilde evlerine gönderildi.
Bu süreçte ülkemiz gerçekten her ne kadar eleştirenler olsa da hastalıkla mücadele, ulaşım, seyahat ve sağlık hizmetleri konusunda çok büyük bir hizmet vermiştir. Yapılanları görmeyen nankörlük eder. Ülkemizin ve diğer ülkelerin virüsle mücadelesini sosyal medyadan ve TV ekranlarından izleyip takip edenler bilirler. Bakıyorsunuz toplu mezarlar kazılmış, sağlık sistemleri çökmüş, maske ve solunum cihazı bulmakta karaborsalar yaşayan ülkeler, sokak ortalarında ve morglarda sahipsiz cesetler, daha aklıma gelmeyen bir sürü eksiklikler. Ülke olarak sakin, akıllı, imanlı bir millet olarak bu süreci kurallara uyarak yavaş yavaş atlatıyoruz inşallah, zamanla daha güzel bir şekilde normal yaşamımıza devam edeceğiz. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin.
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” sözünün kısaca anlamı; “Hayat, sevinç ve mutlulukla, acı ve sıkıntılarla iç içe yaşanır. Pek çok dert ve sıkıntı insanın karşısına çıkabilir. Ancak bütün bu problemler sağlık kadar önemli değildir. Tek bir nefesin bile değeri bilinmelidir.
“ Bütün dünya insanın olsa bile sağlık olmayınca hiçbir önemi olmuyor.’’ Her işin başı sağlık, belki biraz iş ve yaşam konusunda hepimiz sıkıntılar yaşadık ama inşallah düzelteceğiz.
29 Mayıs itibari ile ibadethanelerimiz, dün ise birçok işyerlerimiz açıldı. Devlet yetkililerimiz bundan sonrası kanunlar ve nizamlar çerçevesinde normal olarak devam edecek dedi. Maske, sosyal mesafe, temizlik kurallarına uyarak belirli kısıtlamalarla işyerlerimiz faaliyetlerine başladılar. Yetkili kişiler halkına şunu söylüyor, bundan sonrası sizin yapacağınız ve uyacağınız kurallarla virüsle yaşamaya alışmalısınız demek istiyor.
Bu hastalık dolayısıyla düğünlerimiz, eğlencelerimiz, yeme-içme, seyahat, gezi, piknik düzenlerimiz ve sosyal yaşantımız farklı olabilir. Dini bayramımız olan Ramazan bayramını hüzünlü bir şekilde kutladık, Kurban bayramının nasıl olacağını bilmiyoruz. Varsın bu sene diğer yıllardan farklı olsun, Allah bu salgın hastalığı bir an önce ülkemizden def eylesin diye dua ve sabır ediyoruz.
Bugün itibari ile yaklaşık olarak 4500 vatandaşımızı bu hastalık nedeniyle kaybettik ve hala da kaybetmekteyiz. İnşallah bir an önce hastalık önlenir ve ülke olarak sağlıklı günlere hep beraber tekrar döneriz. Maske, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uyarak normal yaşantımıza ülke olarak kavuşmak dileğiyle.