Sevgililer Günü,
“Her yılın 14 Şubat günü birçok ülkede kutlanan gündür. Kökeni, Roma Katolik Kilisesi’nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır.
Bu sebeple bazı toplumlarda “Aziz Valentin Günü” (İngilizce: St. Valentine’s Day) olarak bilinir.
Valentine kelimesi, batı medeniyetlerinde hoşlanılan kişi veya sevgili anlamlarında da kullanılır.’’
1908 tarihli Katolik Ansiklopedisi’ndeki eski şehitler listesinde, 14 Şubat gününe kayıtlı, inancı yüzünden öldürülmüş üç tane Aziz Valentine geçmektedir: Romantik aşk ile Valentine arasındaki bağlantı tarihi dökümanlarda hiç geçmemektedir ve kimi tarihçilere göre sadece bir efsanedir. Valentine’nin onuruna kutlama günü, 14 Şubat 496 yılında Papa Gelasius tarafından ilan edilmiştir. 1969 yılında kilise takviminden Aziz Valentine gününü çıkarmıştır.
Günümüzde, bazı toplumlarda sevgililerin birbirine hediyeler aldığı, mesajlar gönderdiği özel bir gün olarak devam etmektedir. Tahminlere göre 14 Şubat günü “En çok satış yapılan ve kazançlı olan bir gündür.” Bunun yanı sıra hediye alımlarından kaynaklı piyasada satışlar artmaktadır. Tüketim çılgınlığının diğer adıdır aslında. Zenginlerin aklını kullanarak ürünlerini satması için kullandıkları büyük fırsattır bu gün. İslam dininde “Hadisi şerifte hediyeleşin, çünkü hediye sevgiyi artırır, düşmanlığı giderir der.” İnsan yeni evlidir. Hanımına hediye alabilir, arkadaşına hediye alabilir, güzel bir adettir ama sevgili denince bu bizim kültürümüzde yoktur. İslam da flörte teşvik etme yoktur. İslam dini onun kurallarına uymayı ön plana çıkartır, gayri meşru olan ilişkileri ise yasaklar, haram kılar. Kendi dinimizin emir ve yasakları bizleri bağlar. Başkalarının dinindeki adetleri ise onları bağlar efendimizin bir hadisi şeriflerinde şöyle diyor.
“Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır.”
“Bizim dışımızdakilere benzeyen bizden değildir”
Yukarıda tarihini ve kültürümüze nerden geldiğini açıkladığım bu günü bizim toplumumuza adeta bir bayram gibi sokanlar bellidir. İnancımızda olmayan bir gelenektir. İnsanın sevgilisi eşidir bir yastıkta ömür geçirdiği hanımı olmalıdır bizim sevgiliden anladığımız ve di-nimizin emrettiği de budur.
Toplumumuza sonradan empoze dilen sevgililer günü, anneler günü, babalar günü gibi örf ve gelenekleri uygun bulmadığımı belirtmek istiyorum çünkü bu günler sadece bir gün değil her gün olması gereken günlerdir. İslam dini kitabımız Kur’an-ı Kerimde anneye, babaya, eşe verilmesi gereken değeri açık bir şekilde belirtmiştir. Yaşadığımız toplumda hızla kültürümüzden örf ve ananelerimizden bizi ve gelecek nesillerimizi uzaklaştırmaya çalışan ve insanları yasak ilişkilere teşvik eden böyle bir günün kutlanmasını veya çeşitli şekillerde yaşanmasını uygun bulmadığımı belirtmek isterim.
Hediyeleşmek güzel bir anane ama bu bir ömür boyu beraber olduğun sevgili olan eşinle yapılan hediyeleşme olması lazım. Bunun dışında sevgili denen ve evlilik dışı yaşanılan hayatı teşvik eden bu tür günler bizim dinimize ve yaşantımıza uzaktır.
Sonuç olarak bu tür batı özentisi tüketim anlayışını dayatan özel günlere ne kadar karşı çıkılsa da herkes, toplumun hareketliliğinden dolayı kendini bu değerler dizisinin bir parçası kılmaya çalışır. Bunun en önemli nedenlerinden biri de yaratılan kişilik dışı alışkanlıklardır. Bu tür günler, her ne kadar sevginin somut olarak gösterilmesi için araç olarak görülse de çoğu zaman bir fırsatlar zincirinin oluşturulduğu bir meta halini alabilmektedir.
Bu sebeple 14 Şubat gibi günler, aşkın kendi samimiyetini, kendi öz değerlerinde ve yüreğinde yarattığı günler olmalıdır. Çünkü aşk günlük değildir; önemli olan öyle bir 14 Şubat yaratmak lazım ki o sevgili ile bir ömür boyu beraber olmaktır.