“8 Mart Dünya Kadınlar Gününde” günün önemi ile ilgili birkaç önemli noktaya değinmek istiyorum. 8 Mart tarihimize nasıl girmiştir kısaca anlayalım. Emekçi kadınların bir direnişidir 8 Mart 1857 yılında ABD New York kentinde 40 bin dokuma işçisinin istemediği koşullarda çalıştırılması ve bu zorlu işe karşı yapılan protesto sonucu işçiler bulundukları yere kilitlenmiş ve burada çıkan yangın sonucunda 129 işçi kadın yanarak can vermiştir.
Kadın ne demek? Kadın anne demek, kadın kız kardeş demek, kadın sevgili demek, kadın eş demek, kadın olmazsa erkek olmaz kadın toplumun önemli bir bölümünü temsil eder kadın toplumda önemli yere sahiptir eskiye oranla kadınlarımız önemli yerlere gelmiştir.
Kadın memur olabilir, kadın öğretmen olabiliyor, kadın doktor olabiliyor, kadın üniversitede çalışabiliyor, kadın genel müdür olabiliyor, kadın vali olabiliyor, kadın milletvekili olabiliyor, kadın bakan olabiliyor ve başbakan bir kadın dahi oldu.
Bir araştırma yapılsa eminim ki dünyanın en güzel şeyi için “annelik” en ön sıralarda belki de birinci çıkacaktır. Annelik her toplumda ve kültürde kutsal sayılır ama nedense annelik görevini icra eden kadınlar dışlanırlar, hor ve küçük görülürler. Böylesi bir ikilemin sebeplerini araştırmak sanırız ki bilim insanlarının, üniversitelerin ve STK’ların sorumluluğunda ve bu şekilde bir ikilem hangi mantıkla açıklanır bilemiyorum. Özellikle son dönemde yapılan “Kadına şiddet” haberlerinin patlaması ve bu haberlerin basın tarafından yanlı ve hatalı verilmesinden dolayı bu şiddet olayları bir türlü dinmiyor. Özellikle ülkemiz gibi örf, adet ve geleneklerin ardına sığınarak yapılan acımasız uygulamalar artık kadınlar tarafından kabul edilemez olarak adlandırılsa dahi toplum olarak duyarsız kalmaktayız. Dünya Kadınlar Günü sebebi ile her sene yapılan içi boş konuşmalardan başka çok az uygulanabilir proje ha-yata geçiyor ve maalesef ki bu projelerde yeterince kadın yararlanamıyor.
Kadınların tek sorunu tabii ki şiddet değil. Çoğu kadın toplumda bir erkeğin yapması gerektiği düşünülen birçok işi yapmayı bırakın yanına dahi yanaştırılmıyor. Hala miras paylaşımlarında kadınlar birçok yerde hak ettiklerini alamıyor. Bu konu da ne yapılır bu problemler nasıl giderilir? Bunun için öncelikle ileri görüşlü siyasi iradelere ihtiyacımız vardır. Kadınlara öncelikle kanuni hakların iyi verilmesi gerekmektedir. Ardından da eğitim geliyor. Eğitimli kadınlar dahi taciz ve şiddete uğrayabiliyorken eğitimsiz kadın kesimin neler yaşayabileceğini lütfen düşünmenizi rica ediyorum. Düşünün ki eğitim oranı oldukça yüksek kadınların olduğu bir toplumuz. Emin olun hiçbir sosyal proje gerek kalmadan kadın hakları konusunda bir problem yaşamayız. Daha özgür ve emeğine saygılı kadın toplumu dileklerimizle 1920’li yıllardan bu yana tüm dünyada çeşitli etkinlikler ile yol alınmaya çalışılan Dünya Kadınlar Gününde kadının toplum içerisinde daha etkin ve daha güçlü olabilmesi için yapılan çalışmalara destek verilmesini istiyoruz.
Cahiliye döneminde kız çocuklarının diri diri gömülmesi "Kız Çocuklarını Diri Diri Gömme" sözcüğüyle ifade ediliyor. Onlar bunu, namuslarını korumak veya ar telakki ettikleri için, bazıları da sakat ve çirkin olarak doğduklarından yapıyorlardı. Cahiliye devrinde, belli yörelerde ve toplumun belli kesimlerinde dünyaya gelen kız çocukları büyük çoğunluğu itibariyle diri diri toprağa gömülürdü.
İslam dininin yayılması ile bu gelenek ortadan kalkmış ve kadına en güzel değeri veren bir din olarak İslam dinini görmekteyiz. İlçemiz ve dünyadaki tüm kadınlarımızın bu anlamlı günlerini kutluyorum.